Türkiye’nin doğal zenginlikleri arasında en çok dikkat çeken yerlerden biri olan Bolu Abant Gölü, eşsiz manzarası, sakin atmosferi ve barındırdığı endemik canlı türleriyle yılın her döneminde ziyaretçilerini büyüleyen bir tabiat harikasıdır. Özellikle doğa tutkunları, fotoğrafçılar ve şehir hayatından uzaklaşmak isteyenler için Abant Gölü Tabiat Parkı, vazgeçilmez bir kaçış noktasıdır.
Abant Gölü, yaklaşık 15.
000 yıl önce meydana gelen büyük bir heyelan sonucunda oluşmuştur.
Bu doğal set gölü, çevresindeki dağlardan kopan kütlelerin dere yatağını kapatmasıyla meydana gelmiştir.
Jeolojik olarak tektonik ve heyelan gölü kategorisinde yer alır.
Deniz seviyesinden 1.
325 metre yükseklikte bulunan göl, 1,28 km² yüzölçümüne ve 7 kilometrelik bir çevre uzunluğuna sahiptir.
Gölün en derin noktası 18 metre, tabanı ise zamanla organik madde birikimi nedeniyle bataklıklaşmaya başlamıştır. Bu doğal döngü, gölün her yıl kendini yenilemesini sağlar. Suları yer altı kaynakları ve kar erimeleriyle beslenir; yani herhangi bir nehir bağlantısı yoktur.
Abant Gölü’nün en çok merak edilen unsurlarından biri, gölün ortasında bulunan tek katlı beyaz evdir. Pek çok ziyaretçi bu evi özel mülk zanneder; ancak gerçek şu ki, bu yapı devlet misafirhanesi olarak kullanılmaktadır ve halka açık değildir. Göl manzarasının en simgesel unsurlarından biri olan bu ev, fotoğraf karelerinde Abant’ın sembolü haline gelmiştir.
Abant Gölü, sadece manzarasıyla değil, barındırdığı canlı türleriyle de dikkat çeker. Gölün en önemli simgesi, sadece bu bölgede yaşayan endemik bir tür olan Abant Alabalığıdır. Bu balık türü başka hiçbir gölde doğal olarak bulunmaz ve bölgenin ekolojik dengesinde önemli bir yer tutar. Bu nedenle Abant Alabalığı, gölün doğal mirası olarak korunmaktadır.
Kış mevsiminde Abant Gölü tamamen donar. Hava sıcaklığının sıfırın altına düşmesiyle birlikte buz kalınlığı 50 santimetreye kadar ulaşabilir. Bu dönemlerde gölün çevresi kartpostal gibi bir görünüme kavuşur. Fotoğraf sanatçıları için gölün “altın saat” olarak adlandırılan sabah ve akşam saatleri, eşsiz kareler yakalamak için mükemmel zamanlardır.
Abant Gölü Tabiat Parkı, olağanüstü bitki çeşitliliğiyle Türkiye’nin en zengin ekosistemlerinden birine sahiptir. Bölgede meşe, kayın, karaçam ve köknar gibi ağaç türleri bir arada bulunur. Bu bitki çeşitliliği, Türkiye’de oldukça nadir rastlanan bir durumdur.
Ayrıca göl çevresinde 1000’in üzerinde bitki türü ve 78 farklı kuş türü tespit edilmiştir. İlkbahar döneminde kuş gözlemcileri ve doğa fotoğrafçıları için Abant, adeta bir açık hava stüdyosuna dönüşür.
Ziyaretçilerine sadece doğa manzarası sunmakla kalmayan Abant Tabiat Parkı, aynı zamanda birçok doğa sporu ve aktiviteye de ev sahipliği yapar.
7 adet yürüyüş rotası ve bisiklet parkuru
At binme alanları
Göl çevresinde kamp ve piknik yerleri
Fotoğrafçılık rotaları
Kuş gözlem noktaları
Her mevsim farklı güzellikler sunan bu rotalar, özellikle sonbaharda renk cümbüşüyle dikkat çeker.
Abant Gölü ve çevresi, 1988 yılında “Tabiat Parkı” statüsüne alınmıştır. Bu sayede bölgedeki flora ve faunanın korunması, yapılaşmanın önlenmesi ve sürdürülebilir turizmin desteklenmesi sağlanmıştır. Parkın girişinde ziyaretçilerden alınan küçük bir ücret, bölgenin bakım ve koruma çalışmalarına aktarılır.
Yöre halkı arasında anlatılan bazı efsanelere göre gölde yaşayan dev bir balık olduğu söylenir. Ayrıca gölün dibinde eski ağaç kalıntıları bulunmuştur; bu da bir zamanlar gölün altının ormanlık bir alan olduğunu kanıtlar niteliktedir. Bu doğal geçmiş, gölün mistik havasını daha da güçlendirir.
Abant Gölü, sadece Bolu’nun değil, Türkiye’nin en önemli ekoturizm merkezlerinden biridir. Eşsiz doğal yapısı, iklimi, bitki örtüsü ve kültürel değeriyle her yıl binlerce yerli ve yabancı turisti ağırlar. Özellikle doğa tutkunları, kamp severler ve fotoğraf meraklıları için Abant, dört mevsim boyunca keşfedilmeye değer bir cennettir.
.
